Prof. Dr. Vefa Tarhan
Türkiye’de tüm ekonomik yöneticilerin, hatta iş dünyasının ülkenin
geçmişteki yüksek büyüme hızı ile iftihar ettiklerini biliyoruz. Ancak,
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan ve cari fazla yaratan Çin’in
performansının tersine Türkiye’nin yüksek büyüme hızı cari fazla yerine cari
açık yaratan bir nitelikte olduğu için, hem sürdürülemeyecek bir büyüme
politikasını hem de yüksek dış finansman ihtiyacı yaratmakta olduğu için,
sağlıklı bir durumu temsil etmiyor.
Bu yazı büyüme – finansman ihtiyacı konusunu hem makro
ekonomik hem de kurumsal finansman perspektifi ile inceliyor. Bu analiz, büyüme
politikasının sadece şirket satışlarını ya da ekonominin üretimini artırmasına odaklanamayacağını,
aynı zamanda bu artışın nasıl finanse edileceğinin de belirlenmesi gerektiği gerçeğini
gösteriyor. Şirket yöneticilerinin sadece satışlarını nasıl artırabileceklerine
karar vermeleri yeterli olmaz; yöneticilerin aynı zamanda söz konusu satış
artışı için gereken finansmanı bulup bulamayacaklarını ve ne gibi finansman
kaynaklarını kullanacaklarını da sorgulamaları da gerekir. Aynı şekilde, ekonomik yöneticiler GSYH’yı belli
bir oranda artırmalarının mümkün olup olmadığını incelemekle yetinemez; bu
yöneticilerin aynı zamanda GSYH’deki artış için gereken finansman ihtiyacının
miktarının ve kaynaklarının ne olacağını da plânlamaları da gerekir.
Büyüme politikasına 2 yönlü yaklaşım
Büyüme-finansman ihtiyacı konusu iki alternatif yönlü
yaklaşımla incelenebilir: 1. Önce büyüme hızı konusunda bir seçim yapılır, sonra
seçilen alternatifin ne miktarda ek finansman ihtiyacı yaratacağı hesaplanır ve
bu finansmanın kaynakları belirlenir. 2.
Alternatif olarak, da konuya bulunabilecek finansmanla başlayıp, söz konusu
finansmanın ne gibi bir büyüme hızı ile uyumlu olacağını belirlenebilir. İkinci alternatif “sürdürülebilinir büyüme
hızı” olarak bilinir.
Yazı, büyümenin neden ek finansman ihtiyacı yarattığını
konuyu önce şirket düzeyinde inceleyerek açıklıyor. Türkiye büyüme tecrübesinin niçin carı açık
sonucu yarattığı konusunu inceledikten sonra, yazı Türkiyenin geçmişte dış
finansman ihtiyacını nasıl karşılamış olduğunun analizini yapıyor. Bu analiz
ülkenin gittikçe sağlıksız finansman kaynaklarını kullanmakta olduğunu
gösteriyor. Dış finansman konusu ülkenin en önemli kırılganlık noktasını
oluşturmakta. Fed’n geniş para
politikasına yakında son verecek olması durumu, küresel risk iştahının kurumuş
olduğu gerçeği, ve ‘faiz lobisi’ boyutlu retorik ile birleştirildiğinde
Türkiyenin diş finansman konusunun ne kadar kritik olduğu gerçeği ortaya
çıkıyor.
Nitekim 2 ay gibi kısa zamanda gösterge faizi %4.61’den
%9.11’e, ve 10 yıl vadeli hazine bonosu faizi ise %6.22’den %9.31 seviyesine
çıkmış vaziyette. Ek olarak bu sürede TL’deki değer kaybı %8, Borsanın kaybı
ise %23.1 civarında gerçekleşti.
Yazının tümü için lütfen şu link’e tıklayın: http://t24.com.tr/yazi/basarili-bir-buyume-politikasi-icin-ne-yapilmali/7171
No comments:
Post a Comment