Prof. Dr. Vefa Tarhan
Bu yazı 6 bölümden oluşan ve her bölümü bir-kaç gün
arayla yayınlanacak olan “Ekonominin bu günkü durumu ve daha da karanlık yakın
geleceği” dizisinin giriş bölümünü temsil ediyor. Bu bölüm dizinin ana
hatlarını çizip diğer bölümlerde hangi konuların tartışılacağını açıklayacak.
İkinci bölüm, belki de ekonominin bu gün içinde bulunduğu güç durumdan birinci
derecede sorumlu olan büyüme-finansman ihtiyacı ilişkisini inceleyecek.
Büyümenin boyutları
Büyüme politikasının iki boyutu olur: Büyümenin hızı ve
kalitesi. Büyüme ile ilgili sorunları daha iyi açıklayabilmek için konuyu hem
şirket, hem de ekonomi çerçevesinde değerlendirmek faydalı olur. Konuya şirket platformunda
baktığımızda büyüme hızı satışlardaki artış ile, kalitesi ise, büyümenin şirkete
ne derecede kâr/zarar yaratmakta olduğu
ile ölçülür. Büyüme ekonomi
düzeyinde incelendiğinde ise, kalitenin göstergesi, büyümenin ne derecede cari
açık ya da fazla yarattığı hakkında olur.
Benim görüşümce, ekonomik yöneticilerin her şeyden çok büyüme konusuna
öncelik vermiş olmalarının yarattığı
problemleri anlamadan, ekonominin bu gün geldiği noktayı açıklamak
mümkün olamaz.
Dizinin üçüncü bölümü ekonominin bu günkü durumunu
yansıtan döviz ve faiz verilerini inceleyecek. Görüleceği gibi 2 ay gibi çok
kısa zamanda bu verilerde çok sert ve olumsuz gelişmeler yaşandı. Bu bölüm söz
konusu büyük boyutlu değişikliklerden ne gibi faktörlerin sorumlu olduğunu da inceleyecek.
Bu analiz sonucu olarak Türkiyede faiz
ve döviz değerlerinde kısa bir süre içinde yaşanan büyük çaplı değişikliklerin
ülkenin yakın gelecekte dış finansman bulabilme konusuda yaşayacağı güçlüklerin
bir göstergesi olduğu görüşünü savunacağım. Bir sonraki bölüm, ekonominin bu
günkü noktaya nasıl gelmiş olduğu inceleyecek.
Bu bölümde yapılacak analiz, ekonominin bu gün içinde bulunduğu güç
koşulların hakim olduğu ortamdan birbiriyle uyumlu olmayan hedeflerin aynı
zamanda gerçekleştirilmeye çalışılmasının önemli derecede sorumlu olduğunu
gösterecek.
Dizinin 5. Bölümü geçmişte uygulanan ekonomik
politikaları gündeme getiriyor. Bu bölüm, ekonominin bu gün içinde bulunduğu
darboğazdan önemli ölçüde geçmişte uygulanan politikaların sorumlu olmasının
analizini içeriyor. Geçmişte uygulanan
ve sürdürülebilinir olmayan büyüme
politikasının faturasının bu günün ve yakın geleceğin problemleri
şeklinde kesilmiş olması tutsat krizi sonrası küresel konjonktürde yaşanan
değişikliklerden kaynaklanıyor. Konjonktürdeki
değişmeye rağmen, geçmişte uygulanan politikaların bu gün de aynı sonucu
doğuracağı varsayımına dayanarak aynı politikaları uygulamaya devam etme
eforlarının da ekonomide problemler
yarattığını açıklayacak.
Dizinin son bölümü ise iki konuya odaklanacak: 1.
Geçmişte ekonomik politikaların ne gibi bir mekanizmayla oluşturulmuş olduğunu
ve bu politika formasyonunun yarattığı eksiklikler/çarpıklıklar boyutlu olarak yarattığı
problemler. 2. Dizinin son bölümü ayrıca uygulanmakta olan ekonomik politikaların
ve küresel gelişmelerin yakın gelecekte enflasyon, cari ve bütçe açığı, büyüme,
gibi değişkenlerde ne gibi sonuçlar yaratma potansiyeli olduğu konusunda
analize dayanan tahminleri de içeriyor ve ekonominin yakın gelecekte
karşılaşacağı muhtemel problemleri tartışıyor.
Dizinin Vardığı Sonuç
Altı bölümlük bu dizinin sonunda vardığım ana sonucun ne
oduğu konusunda muallakta kalmanızı istemiyorum. Yazılarımı, söyleşilerimi, vs. takip edenler
bilir; epeyce uzun bir zamandır Türkiyenin bir dış finansman darboğazı
tehlikesi ile karşı-karşıya olduğunu ifade etmekteyim. Ancak, dizinin 3. Bölümünün konusu olacak son
2 ayın ekonomik gelişmelerinin ışığında,
bu gün daha da ileri gidip, ekonominin yakın gelecekte, bir kriz
olmasa da önemli dereceli bir türbülans yaşayacağını sanıyorum.
Yazının tümünü okumak için lütfen şu link’e
tıklayın: http://t24.com.tr/yazi/yakin-gelecekte-bir-kriz-olmasa-da-onemli-bir-turbulans-yasanabilir/7150
No comments:
Post a Comment