EKONOMİNİN DIŞ FİNANSMAN PROBLEMİ
Prof. Dr. Vefa Tarhan
Yakın gelecekteki yazılarımda - araya beklenmedik acil bir ekonomik konu girmezse (ki bildiğimiz gibi Türkiye'de
bu tip olaylar olabiliyor) - ekonominin çeşitli boyutlarını inceleyip bir
karnesini çıkarmayı planlıyorum. Ekonomik karne ile ilgili olarak
değerlendirmeyi düşündüğüm konular arasında şunlar var: Dış finansman Problemi,
işsizlik, bütçe açığı ve mali disiplinin sağlığı, vergi sistemi ve yapısı,
sermaye piyasasının durumu, büyüme hızının niteliği ve maliyeti, ekonomide
kredi kullanımı, ülkenin net reservlerinin miktarı, TCMB'nin para politikaları,
vs.
Ekonominin yakın gelecek
için en hassas kırılganlık noktası olarak gördüğüm için incelemerime bu yazımda
dış finansman problemi ile başlamayı uygun buldum.
2013'de ’çılgın projeler' ile ilgili finansman hesaba katılmasa bile
ülkenin rekor miktarda dış finansmana ihtiyacı olacak ($210 milyar). Ayrıca,
bunun nispeten düşük bir oranı cari açıkla ilgili ($60 milyar). İhtiyacın
%72'si vadesi dolan borçların geri ödenmesi için gerekiyor ($150 milyar).
Dolayısıyla, bir Yunanistan olmayacaksak bunların ödenmesi şart. Problemi daha
da vahim hale getiren bu rekor ihtiyacın hem uzun vadeli finansal
yatırimcıların hem de yabancı şirketlerin riske olan iştahın çok düşük olduğu
bir ortamda bulunması gerekmesi. 10 yıl vadeli gelişmiş ülke Hazine bono
faizlerinin %0.6, %1.39, %1.72 gibi enflasyon beklentisi olarak
düşünülebiliniecek %2'nin altında olması, yani bu yatırımcıların eksi reel
getirilere razı olmaları, Türkiye'ye uzun vadeki kredi sağlama ihtimallerinin
neredeyse sıfır olduğunu gösteriyor. Ayrıca, kendi ülkelerinde bile reel sektör
yatırımları yapmaktan kaçınan gelişmiş ülke şirketlerinin Türkiye'de doğrudan
yatırım yapacaklarını düşünmek de hayal olur (Nitekim 2012'de, 2011'e oranla
%40 daha az doğrudan yatırım çekebildik).
Avro probleminin tekrar gündem konusu olacağını Güney Kıbrıs olayında
gördük. daha önce iki yazımda, bu problemlerin çözülmesinin mümkün olmadığı
görüşünü savunmuştum. (http://t24.com.tr/yazi/avro-problemleri-nedenler-maliyet-kriz-potansiyeli-1/6138
ve http://t24.com.tr/yazi/avro-problemleri-kuresel-belirsizlikler-ve-olasi-bir-krizin-turkiyeye-etkileri-2/6160
). Bu problemler mutlaka finansman bulma konusunda güçlükler yaratacak.
Bir de cari açık konusu var. 2011'de dünyanın en yüksek cari açıklı ülkesi
olduk. 2012'de cari açığın daralması bir başarı olarak pazarlandı. Ancak, bu
bilinçli bir politikadan çok önemli ölçüde büyümedeki yavaşlama ve İran'a
enerji ithalatımız için ödediğimiz altının 'ihracat' olarak gösterilmesi sonucu
olarak gerçekleşti. Hükümetin cari açık probleminin çözümü için uygulamaya
koyduğu teşvik paketinin başarılı olmayacağını savunmuştum (http://t24.com.tr/yazi/tesvik-paketi-cari-acik-problemini-cozemez/6297
Henüz bu tahminin yanlış olduğunu gösteren bir delil görmüyorum. Bu konuda
alternatif bir yapısal önerimin ise ( http://t24.com.tr/yazi/cari-acik-problemine-yapisal-bir-cozum-onerisi/6305
) başarı şansının yüksek olduğunu
düşünmeye devam ediyorum.
2012 cari açığının %87'sinin ancak 'sıcak para’ ile finanse edilebilmesi küresel
finansman ortamının ne kadar olumsuz olduğunu gösteriyor. Sıcak para
finansmanın bile geçici bir olay olma ihtimali yüksek. Nitekim, 2011'in 2.
yarısı ve Ocak 2012'yi kapsayan 7 ayda Türkiye dış finansman kaynağı bulamadığı
için 14,3 milyar dolar tutarında reservlerini eritmek, yani cepten yemek
durumunda kaldı.
Sonuç olarak, benim görüşümce Türkiye'nin yakın gelecekte bir dış finansman
dar boğazı ortamını önlemesi güç olacak.
Ekonominin Dış Finansman Problemi başlıklı bu yazıma şu link'ten ulaşabilirsiniz:
No comments:
Post a Comment